Rakiplerini geride bırakarak 80 bini aşan bir açılışla büyük bir başarıya imza atan “Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi” filmi, geçtiğimiz cuma günü seyirciyle buluştu. Vizyon öncesi ünlü oyuncu Ufuk Bayraktar, Sabah Günaydın TV’de ‘Yasemİnce İtiraflar’ programında Yasemin Döngel’e konuştu. Dayı karakterinde role girmesine gerek kalmadığını belirten Bayraktar, “Genetik olarak ailemde, soyumda var ve hoşuma gidiyor oradaki adalet savunması” dedi. Babasının hikayesini konu alan “Dayı” filminin çoğunlukla kurgudan ibaret olduğunu açıklayan oyuncu, babasıyla ilgili “Çok korkardım babamdan. Kız kardeşim babamın kafasında oturup darbuka çalıp kelini öpebilirdi ama ben ayağımı uzattığımı yanında hatırlamam” itirafında bulundu. Öte yandan sosyal medyada merak edilen, “Dayı filminin üçüncüsü de gelecek mi?” “Ezel dizisindeki Dayı karakteri de film olur mu?”, “Dağ filminin serisi devam edecek mi?” sorularını cevaplamayı da ihmal etmedi. İşte Ufuk Bayraktar röportajının tüm detayları…
-“Dayı 2” filminin galasında bir araya geldik… İkinci filmin fragmanı, birinci filmin fragmanının neredeyse iki katı izlenmiş. Genelde ikinci filmler ilk filmlerin yerini tutmaz ama burada alışılmışın dışında bir durum var. Neler düşünüyorsunuz?
Birinci film Covid dönemiydi, çok sinemaya gidemeyenler oldu. Ve bu dijitalden, televizyondan, işte telefondan bir şekilde ulaştılar ama çok insan ulaştı. İnanılmaz bir kitleye ulaştı. O insanlar direkt 2’yi de bekledikleri için herhalde 2’nin fragmanı yayınlandığından beri çok acayip izlenme oranları var şu anda. İnşallah sinemaya da gelip onun karşılığını verirler, iyi bir film yaptığımızı gördüklerinde taçlandırıp filme sahip çıkarlarsa devamında nasıl olacağına bakacağız.
-Neler bekliyor bizi ikinci seride?
Şimdi muazzam bir senaryo. Anlatırken Cem ağabeyin (Yılmaz) kendi stand-up’larıyla ilgili hiç bir şey anlatmayın diyor ya o misal, senaryoyu nereden anlatmaya kalksak oranın derinliğine doğru çekiyor. 1’deki o olmuş hali kabadayı hali devam ediyor. Etrafındaki dertleri de daha fazla büyüyor adamın ama gücü de aynı oranda büyüyor. Mücadele ettiği kimlikler de daha aynı oranda büyüyor. Ve burada işte ilk baştaki o çocukluğundan beri genetiğinde olan adaleti ve doğruyu savunma şeyini hangi ortamda olursa olsun devam ettiren bir karakter.
GÜNÜN EN ÖNEMLİ MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
HERKES KENDİ EVİNDEN GİBİ GÖRÜYOR
-“Dayı” neden bu kadar sevildi, seviliyor? İnsanlar ne buldu bu karakterde?
Yani o herhalde insanlar kültürel aile yapımız, yaşam tarzımız, gençlerle karşılaştığımda onlara kendim hatalar yapsam da hayatta örnek olmaya çalışmam… O yüzden Anadolu’da ve her yerde de herkes kendi evinden gibi görüyor. Ve bu da çok mutlu ediyor beni. Çok iyi bir şey yani. “Dayı” kelimesini ben bu filmden önce böyle dışarıda dedikleri zaman aslında biraz yadırgıyordum. “Ya yeter” diyordum hani bir isim falan. Ama en son işte bir tane kız kardeşim var. Normal hayatta dayı olamamıştım. Kız kardeşimin çocuğu olacağını öğrendim falan. İşte 36 yaşında ikiz çocuğu oldu. Biz gebelikten haber beklerken çocuklar da bir ay önce doğdu. Aynı senkronda kaldığım alanda bir kumru yuvası vardı, beş tane yumurta vardı. Kız kardeşimin doğum yaptığı gün ikiz yeğenlerim olduğunda dayı olduğumda beş yumurtadan iki tanesinden yavru çıktı. Aynı günde ATV’de “Dayı” filmini verdi. Şey dedim “Allah’ım artık bundan kaçamayacağım herhalde. Her yerden işaret geliyor.” (gülüyor). Hatta ondan sonra ilk dışarıda birisi dayı dediğinde, gerçek hayatta da işte dayı olduğum için, “Söyle dayın kurban olsun” falan yapıyordum böyle. Oynadığım rollerde işte daha önceden televizyonda yaptığımda da bu filmde de gerçekten bir kabadayının olması gerektiği gibi davrandığımda birçok işte olduğum için herhalde insanlara o üslubu o tarzı yakıştırdılar. Ben de seviyorum çünkü kabadayıların hissettikleri şeyler çok ahlaki şeyler bence. İçinde bazen yani şiddet savunduğum için söylemiyorum. Kaba kuvvete başvurmak zorunda kalsalar bile inandığı ve ahlaki olarak toplumda da dünyanın her yerinde insan olarak karşılığı olan bir mücadeleyi verdiği için çok iyi hissettiriyor bana.
MANEVİ DUVARLARA ÇARPARAK BÜYÜDÜM
-Çekerken en zorlandığınız sahne hangisi oldu? Filmin sizin hayatınıza dokunduğunu da göz önünde bulundurursak, en zor sahnenin yanı sıra sizi en etkileyen sahneyi de sorabilirim sanırım…
Çocuğuyla kurduğu çok dramatik bir durum var. Çocuğuyla yaşadığı bazı olaylar var. Evet, orada oldu. Hem de çok yoğun oldu. Bir şeyi oynarken onu gerçekten odaklanıp zaman ayırdığınızda vakit ayırdığınızda, bir de kendi şahsım adına bunu söyleyebilirim; ben çok manevi duvarlara çarparak büyüdüm. Ve duygularımdan dolayı bu böyle oldu. Ama işte geçmişteki o manevi duvarlara çarptığım kontrol edemediğim duygu yoğunluğu aslında benim ilmi olarak Rabbim beni mesleğimle alakalı donatıyormuş. Duygusal bir adamım. Çok yoğunlaşıyorum ve böyle iyi senaryolarda, iyi işlerde koyup derinleştiğim zaman bazen oynarken şey olabiliyorum; eğer kavga ettiği ve acı çektiği anlar varsa karakterin işte o süreç bitene kadar vücuduma, bedenime acı çektirmiş oluyorum bir şekilde. Ama sonunda keyifli oluyor. Böyle başarıp da bir yere geldiğimizde eğer seyirciye de yaşatabiliyorsam bu seyircilerin teşekkürü herhalde onun üzerine örtüyor gibi bir şey oluyor.
DAYI KARAKTERİNDE ROLE GİRMEME GEREK KALMIYOR
-Bir önceki röportajımızda bir role girince film bitene kadar o rolde kaldığınızı belirtmiştiniz, onun gibi bir süreçten mi bahsediyorsunuz?
Evet, ama bu şunun gibi değil; bu karakterlerde o role girmeme gerek çok kalmıyor çünkü genetik olarak ailemde soyumda olduğu için hoşuma da gidiyor oradaki adalet savunması. Ama normal şartlarda rolden çıkamıyorum falan derler ya, bende öyle bir şey olmuyor. Ama senaryoyla buluştuktan ve o işi yapmaya karar verdiğim andan itibaren o karakter bedenimde vuku bulmaya başlıyor yani hissetme biçimim ona dönmeye başlıyor. İş tamamlanana kadar da böyle devam ediyor. Yani sete gittiğimde de, setten eve gittiğimde de, uyurken de, adım atarken de, nefes alıp verirken de hep onunla yaşamaya çalışıyorum. Öyle olunca da sette çok bir şey yapmana gerek kalmıyor. O olarak giriyorum.
-Bu serinin üçüncüsü gelir mi, var mı öyle bir plan?
Yani çok istek var ki muhtemel izlediğinde insanlar anlayacak çok acayip bir noktada bitiyor ve ikinin de üzerine koyarak katlayarak gidecek bir iş isteyecek bu sefer insanlar. Çünkü çok çıta yukarıya çıktı. İşte bu dijitale mi olur? Sinemada seyircinin takdirine göre üçü sinema olur sonra mı dijitale bir şey yapılır? Ama dayının özelinde bunu çeşitlendirip ulusal kanal olabilir. Bakacağız artık. Onu yol gösterecek.
-Peki, bir de herkesin dayı deyince aklına “Ezel” dizisindeki dayı karakteri geliyor, böyle bir beklenti de var sanıyorum. Bu talep üzerine bir şeyler yapılma ihtimali var mı?
Onda Tuncel ağabeyin (Kurtiz) olması lazım. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Onun sonu belliydi. İşin sonunun nereye gittiği belliydi. Aradaki artık anlatılacak olan olaylar anlatıldı. Bir de onun senaristleri başka. Kerem ağabey (Deren) işte Ay Yapım yapımcıları, hani onların denkleminde olan bir şey o. Öyle bir proje yok şu an.
-Ve bir de “Dağ” serisi var, üçüncüsünü sormuşlar yorumlarda. Gelir mi devamı?
Nisan başı veya sonu, nisan aralığında üçünün çekimlerine başlıyoruz.
-Harika. Peki; filmdeki en sevdiğiniz replik, en özel an ne diye sorsam?
Filmin her anı özel. İzlediğinizde göreceksiniz zaten. Özellikle şöyle diyebilirim; çocuğumla ilişki kurduğum anlar çok özeldi. Diğer anlarda aksiyon yaşadığım yerlerde zaten yani birilerini vuruyorsun kesiyorsun yani o başka bir şey. Ama duygusal yoğunluk yaşadığım… Hepsi ya, izlediğinizde göreceksiniz. Ağabeyim diye demiyorum gerçekten çok başka bir çalışma sistemi var. Yani dünyada Tarantino neyse bence nasıl bir tarzı olan yönetmense işte Tim Burton’un kendine göre bir tarzı varsa bence Uğur Bayraktar filmleri diye de bir gerçeklik ortaya çıkıyor.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
15 Mart 2025SPOR
15 Mart 2025GÜNDEM
15 Mart 2025SPOR
15 Mart 2025SPOR
15 Mart 2025GÜNDEM
15 Mart 2025GÜNDEM
15 Mart 2025